5 Nisan 2017 Çarşamba

HAYAL KURMAK ZOR MU ?

     Rahat bir yer buldunuz , mesela yaz güneşinin vurduğu bir havada genişçe bir ağacın altında bahar serinliği gibi esen bir rüzgarda iki elinizi başınızın arkasına yastık yaparak kapatınız gözlerinizi... İşte bundan sonra siz nerede olmak isterseniz orada olacaksınız. Sadece dünyada da değil aynı Matt Damon'ın Marslı filmindeki gibi Mars'ta bile olabilirsiniz. Tamamen size kalmış her şey. Artık her yerde, herkesle ve her yaşta olabilecek yetenektesiniz. Herhalde tam bir hayal durumunun içerisindesiniz ve eminim insan için en güzel anlardan birisi de budur.

 

      Bundan bir kaç sene önce hayal kurmak ve gerçekleştirmek ile ilgili çok küçük ama kocaman hayallerin bile gerçeklemesi için bir başlangıç yapmıştım. Tabi ki bir yazı kurduğunuz o kocaman hayali gerçekleştirmek için yetmezdi ama bir yerlere gelmek için her şey önce bir adımla başlıyor. Sonra bir bakmışsınız ki başladığınız yerden çok uzaktasınız ve kurduğunuz hayalin gerçekleşmesine de bir o kadar yakın. Ama o yazımı bugünlerde tekrar okuduğumda ve okuduğum kitaplardan bir şeylerin yanlış gittiğini fark ettim. Hayal kurmak ve gerçekleşmesi acaba bu kadar mı zordu ?  Hayal kurmak gerçekten çok kolaydı yeter ki düşünün, bunun için serin bir hava veya ağaç altı da gerekmezdi ama diğer maddedeki gerçekleşmesi olayı onu hayalin ötesine taşıyordu. Hayalin de ötesi mi olur demeyin. Biraz önce ağacın altında gözleriniz kapalı elleriniz başınıza yastık olmuş uzanırken uzaklardan anneniz ya da babanız yapmanız gereken bir işi sizi çağırarak hatırlatması herhalde duvardan düşme etkisi yapar. Ve o en güzel diyebileceğiniz an birden kaybolur. Benim demeye çalıştığım hayalin ötesi, o ağacın altında oturup hayalinizi kurduktan sonra gözlerinizi açıp o hayalin uğruna atacağınız ilk adımla başlar. Asıl mesele hayali kurmakta değil o hayalinizi gerçekleştirmekte. Bu aşamadan sonra birkaç alt maddemiz olacak. Bunlardan birisi kurduğunuz hayalleri sadece hayal kurmak için mi istiyoruz ? ikincisi kurduğunuz hayaller gerçekleşmesini istediğiniz hayaller mi ikinci maddeyi biraz açarsak gerçekleşmesini istediğimiz hayaller gerçekten olabilecek hayaller mi yoksa olmasına imkan olmayan hayaller mi ? Burada bunları gerçekten sormak gerekiyor çünkü 
 Albert Einstesin'ın bir sözü vardır ; " Hayal gücü bilginin gücünden önemlidir " diye. Çünkü bilgi bir şeyleri bulmamıza ya da geliştirmemize yarar ama HAYAL onun asıl güzelliğini görmemizi sağlar. Çünkü o bilgiden önce yapmak istediklerimizin bir hayal'i vardı ve o hayal'e kavuşmak için siz bilgiyi sadece bir araç olarak kullandınız. 

4 Nisan 2017 Salı

KREŞLER

  Evet kendi memleketinde olmayıp orada çocuk sahibi olanlar için tamamen bir mecburiyet , bir de üstüne çocuğu için aşırı titiz bir anne baba olursa vah halimize o zaman. Gerçi çocuğuna düşkün olmayan mı var. Okul döneminin başında yani eylül ayının ilk üç haftası boyunca neredeyse 10 adet kreş dolaştık ama insanın istediği gibi olmuyormuş onu gördük. Evet çocuğumuza düşkünüz ama herkesten bir farkımızın da olmadığını düşünüyorum yani abartı bir şekilde bağımlı değiliz ve bağımlı olmasını da istemeyiz. Peki biz anne babaların istediği şey acaba çok mu yoksa kreşler mi işin ucunu kaçırmış ? İşin ucu kaçmış olayını biraz daha açmak gerekirse ilk önce biz anne babalardan başlayarak sonra kreşlere geçmek istiyorum.
   Anne baba çocuğunun davranış, zeka ve yaşamında hiç bir zaman kötü bir olay yaşamasını istemez , çocuğum kibar olsun büyüklerine saygılı olsun ve aynı zamanda zeki olmasını eminim her anne baba ister tabi bu özellikler de bilgisayara program gibi yüklenmez elbetteki zamanla ve yavaş yavaş
gelişecek şeylerdir. İnsan yaşamına baktığında özellikle kreşlerden bahsediyorsak yani kreşe vermekten bahsediyorsak çocuğumuz zamanının üçte birini bu gibi ortamlarda geçirecek ve haliyle 3 yaşında gözünüzden sakındığınız çocuğunuzu daha 2 gün önce tanıştığınız insanların kreşlerine vereceksiniz. Elbetteki anne ve babaların da bu kreşlerden biraz beklentisi olacak ama baktığımızda devletin de etkisi ile kreşler tam bir ticarethaneye dönüşmüş. Evet söylemeye çalıştığım ama bir türlü söyleyemediğim kelime bu oldu. Neden devletin etkisi ve neden ticarethane burasını biraz açmak istiyorum. Bu gibi kurumlar devletin kontrolü altında açılan ve denetlemeye açık olan, okulların milli eğitim bakanlığına bağlı olduğu gibi burasının da bir bakanlığa, aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı olan kuruluşlar. Devletin burada denetleme ile ilgili ciddi görevler düştüğünü düşünüyorum ve bu görevleri de elbetteki her memur gibi yerinde ve zamanında yaptığını düşünüyorum. Beni asıl düşündüren şeyler bunların eğitim sistemindeki yeri ; bir çocuğun eğitimi artık anne karnına kadar inmiş durumda, milli eğitim bakanlığına bağlı İlkokul, Ortaokul, Lise ve diğer okullara baktığımızda milli eğitim bakanlığının öğretmen koşulları açık ve nettir. Branşında 4 yıllık lisans diploması daha sonra kpss daha sonra eğitim bilimleri sınavı daha sonra alan sınavı ve en sonunda mülakatlar ile ne kadar zor bir öğretmen olma sürecinden geçiriliyor. Burada bahsettiğimiz öğretmenlerde artık senin belli bir yaşa kadar getirdiğin, canın , parçan çocuğuna güzel bir öğretmen olmak için yetişiyor. Ama bu öğretmen olma süreci aynı şekilde kreşler için neden geçerli olmuyor ?! İşte bir baba olarak benim kafamı karıştıran durum da bu oluyor. Söylediklerimden şunlar anlaşılmasın sakın ; 4 yıllık eğitim alanları da görüyoruz, o kadar okul bitirmiş adam olamamış  , okumakla adam olunmuyor . Elbetteki okumakla adam olunmuyor ama devlette okumayana diploma vermiyor ya da öğretmen yapmıyor ve birazda okumayı, öğrenmeyi , öğretmeyi sana bırakıyor ve devlet bunların sadece yolunu gösteriyor. Yani insanlık boyutunu kesinlikle konuşmuyorum. Benim anlatmak istediğim yukarıda da bahsettiğim milli eğitim bakanlığına bağlı bir kuruluşta , okulda öğretmen olmak için devletin istedikleri bu kadar olay varken neden 3-4 yaşındaki çocuklarımız için bunlar geçerli değil. Yaklaşık 10 adet kreş gördük demiştim, bu kreşleri görmeyle kalmadı aynı zamanda çocuğumuzun alışma sürecinde gerek 2 saatliğine gerekse 2 günlüğüne olsa da çocuğumuzu bırakmak zorundaydık ve bıraktık da. Ama bir çoklarında gördüğümüz olay kuruluş sahibinin kreşlerdeki öğretmenleri çok genç kişilerden seçtiği. Bu genç kişiler dediklerim devletin istedikleri çerçevede olan 4 yıllık okul öncesi öğretmenliği mezunu, 2 yıllık okul öğretmenliği mezunu , ve meslek lisesinde okul öncesi öğretmenliği okuyan kişilerdi. Ama sizde tahmin edersiniz ki gezdiğimiz kreşlerin neredeyse hiç birinde 4 yıllık okul öncesi öğretmenliği yoktu. Bunun da sebebinin tamamen parasal olduğunu gördük. 4 yıllık fakülte mezunlarının elbetteki tahsiline göre maaş konusunda isteklerinin olduğu ama bunların yerine bu kreşlerin sahiplerinin tercihi fazla maaş vermektense devletin şart koştuğu diğer mezunların da olabileceği ve işe de bu mezunların alındığını gördük.  Tabi manevi olarak da öğretmenlerin çocuklara yaklaşmadaki başarısızlıklarına şahit olduk. Yazdıklarımdan kesinlikle biraz önce uyarı olarak söylediklerim anlaşılmasın evet okumakla adam olunmuyor ama devletin söylemeye çalıştığı şekliyle, okumamakla hiç ama hiç olmuyor !
    Anne baba olarak çocuğunun sınav zamanı sınava çalışmak için özellikle eksik olan dersinden öğretmen tuttuğumuzda çoğumuzun yaptığı gibi komşunun üniversite okuyan çocuğu değil mezun olmuş başarılı bir öğretmen bulmaya çalışırız ama 3-4 yaşındaki çocuğumuzda neden bu şekilde yapmaya mecbur bırakılıyoruz anlamış değilim. Gerek bilimin buldukları gerekse yaşadıklarımız neticesinde gelişim ve öğrenme anne karnında başlıyor. Bu eğitimde rastgele olmuyor yeri geldiğin , bilmesek de bilgiyi bulan ve bulduğunda onu uygulamaya koyup öğrenen bir anne baba oluyoruz. Günümüz koşullarında çocuğumuz 3 yaşına geldiğinde başkalarına emanet ediyoruz ve çocuğumuzun eğitimi devam ediyor. Onun için burada biraz daha çaba göstermemiz ve gösterilmemiz gerektiğini , bu hakkın 3-4 yaşındaki anne babanın çocuklarına çok olmayacağını düşünüyorum.


ETKİ TEPKİ YASASI

                 Herkesin bildiği o meşhur yasa ; Newton'un 3. yasası. Etki-Tepki yasası, Her kuvvete karşılık, her zaman eşit ve ters b...