20 Haziran 2014 Cuma

Eski Başbakan Yıldırım Akbulut hastaneye kaldırıldı

Tedavi altına alındı


Eski Başbakanlardan Yıldırım Akbulut, geçirdiği rahatsızlık sonucu Ankara Güven Hastanesine kaldırıldı. Akbulut'un, "serebrovasküler" tanısı ile yoğun bakımda tedavi altına alındığı öğrenildi.

habertürk

Reza Zarrab: Hırsız var dediler dövdüm

Muğla'nın Bodrum İlçesi'nde işadamı Reza Zarrab , karşılaştıkları koyda kendisine laf atan 2 üniversiteli gencin dövülmesi olayıyla ilgili polis merkezine giderek ifade verdi.


Bodrum'da Karaada'nın Poyraz Koyu'na tekne ile günlük tura giden İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri 20 yaşındaki B.B. ile aynı yaştaki Y.C., iddiaya göre, aynı koyda karşılaştıkları Reza Zarrab'ın yatını görünce 'Bu yatı hangi parayla aldın?' ve 'Hırsız var' diye bağırdı. Tur bitiminde ilçede Bodrum Belediye meydanında gezen B.B. ile yanında bulunan Y.C. otomobille gelen kişiler tarafından dövüldü. İki gence saldıranların Reza Zarrab'ın kaptanı, şoförü ve koruması olduğunu öne sürüldü. Sağlık ekiplerince Bodrum Devlet Hastanesi'ne kaldırılan öğrenciler tedavinin ardından taburcu edildi.

ZARRAB: HIRSIZ VAR DEDİLER DÖVDÜM

Olayın ardından Reza Zarrab ifade vermek üzere İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'ne gitti. Üniversiteli gençlerin dövülmesiyle ilgili yaklaşık 3 saat burada kalan Zarrab ile 3 çalışanının ifadeleri alındı. Zarrab'ın ifadesinde, "Tatil için gözden uzak bir koya gittik ancak yanımıza gelen teknedeki gençler bizi tanıyınca yüzerken, laf atmaya başladılar. Eşimin ve çocuğumun, sanatçı arkadaşlarımın yanında gençlerin sürekli 'Hırsız var' diye bağırmaları gücüme gitti. Karaya çıkışta onları uyarmak istedim, itişme oldu. Üzgünüm ve şikayetçi değilim. Bunlara gerek yoktu. Zaten gergin günler yaşıyoruz"dediği öğrenildi.

GENÇLER İLÇEDEN AYRILDI

Tedavilerinin ardından taburcu edilen B.B. ve Y.C. ile 4 arkadaşının da aralarında bulunduğu 6 üniversiteli, emniyette ifade verdi. Her iki tarafın da birbirinden şikayetçi olmadığı belirtildi.
B.B.'nin ifadesinde, "Doğal olarak herkesin tanıdığı birine en demokratik hakkımız olan tepki gösterme hakkımızı kullandık. Hakaret etmedik basit birkaç soru sorduk. Bize hakaret ettiler. Tehdit ettiler. Ardından tekneden indiğimizde saldırıya uğradık. Emniyette birbirimizden özür diledik. Şikayetçi olmaktan vazgeçtik. Zaten olsak ne olacak ki?" dediği öğrenildi.

ensonhaber

Kayseri'de PKK marşı söyleyen askerlere soruşturma

Kayseri 1'inci Komando Tugayı'nda, PKK marşı eşliğinde halay çekerken görüntülenen askerler hakkında soruşturma açıldı.


Kayseri Valisi Orhan Düzgün, 1'inci Komando Tugayı'nda 50 askerin PKK marşı ile halay çektikleri iddiası üzerine açıklamada bulundu.

"SORUŞTURMA BAŞLATILDI"

Düzgün, "İddialarla ilgili olarak 1'nci Komando Tugay Komutanlığı'nca idari ve Kayseri Cumhuriyet Savcılığı'nca adli soruşturma başlatıldı" dedi. Vali Orhan Düzgün, hayırsever Halit ve Osman Çataloğlu kardeşlerin babaları Mustafa Çataloğlu adına yaptıracakları 24 derslikli okul protokolü imza töreninin ardından gazetecilerin sorusu üzerine, 1'inci Komando Tugayı'nda bazı askerlerin komando olamadıkları için PKK marşıyla halay çekip, Kürtçe çeşitli şarkı ve türküler söyledikleri iddiasına ilişkin şöyle dedi: "Mayıs ayı sonu itibariyle dağıtımları çıkan askerlerin dağıtım öncesi kendi aralarında yaptığı bir konu. 1'inci Komando Tugay Komutanlığı idari tahkikat, Kayseri Cumhuriyet Savcılığı da dün sabah itibarıyla adli tahkikat başlatmıştır. Askerlerin söylediği marş ve türkülerdeki sözlerin suç unsuru taşıyıp taşımadığı adli tahkikat sonrası belli olacaktır."

"TEK TEK İFADELERİ ALINACAK"

Kayseri 1'inci Komando Tugayı'nın bağlı olduğu Ankara 4'üncü Kolordu Komutanlığı da,idari soruşturma başlatırken, sosyal medyaya ve bazı yayın organlarına düşen görüntüdeki askerlerin, acemilik dönemlerinin ardından usta birliklerine gittikleri, görüntüden belirlenen askerlerin, şimdiki birliklerinde tek tek askeri savcılarca ifadelerinin alınacağı bildirildi.

ensonhaber

19 Haziran 2014 Perşembe

IŞİD: İnşallah İstanbul'u da alacağız

IŞİD'in Suriye ve Irak gibi, Türkiye’yi de 'cihat alanı' ilan ettiği ortaya çıktı



Türkiye’nin Musul’daki konsolosluğunda bulunan personeli rehin alan Irak Şam İslam Devleti (İŞİD) örgütünün, Suriye ve Irak gibi Türkiye’yi de cihat alanı ilan ettiği ortaya çıktı. IŞİD'in Türkiye yöneticilerinin Suriye’deki iç savaşın sona ermesinin ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de büyük eylemlere imza atmaya hazırlandıkları belirlendi. Hatta bazı IŞİD yöneticilerinin, “İnşallah İstanbul’u da alacağız” sözleri teknik takibe takıldı.

Türkiye’de yaklaşık iki yıldır cihat için militan toplayan IŞİD’in, Türkiye’ye ilişkin eylem planları da yaptığı ortaya çıktı. Bu konudaki bilgi ve belgeler Ocak ayı içinde örgütün Türkiye ayağına ilişkin yapılan operasyonda elde edildi. Van merkezli olarak düzenlenen ve İstanbul, Adana, Gaziantep, Kilis, Kayseri’ye de sıçrayan operasyonda onlarca IŞİD üyesi gözaltına alınmıştı. Operasyonda Türkiye’nin en büyük IŞİD hücrelerinin liderliğini yapan Halis Bayancuk da yer aldı.
KAMPTA ÇEKİLMİŞ GÖRÜNTÜLER ÇIKTI
Operasyonda, Bayancuk’un, Suriye’deki kamplarda çekilmiş bazı görüntüleri de ele geçirildi. Görüntülerin, Türkiye’den örgüte katılan üyelere verilen dersleri içerdiği görüldü. Örgüt üyelerine yönelik yapılan konuşmaların kayıt altına alındığı belirlendi. Kayıtların incelenmesinin ardından ise Bayancuk’un, Türkiye’nin de Suriye gibi cihat alanı ilan edildiğine yönelik sözlerinin bulunduğu belirlendi. CD’lerde Bayancuk’un, “Suriye’nin fethedilmesinin ardından sıra Türkiye’ye gelecek. İstanbul’da alacağı inşallah” demesi dikkat çekti.

Yine operasyonda ele geçin bilgi ve belgelerden örgütün, çatışma yöntemleri hakkında da bazı ipuçları elde edildi. Buna göre, örgüt öncelikle yönetim boşluğu bulunan ülkeleri belirliyor. Ve bu ülkelerle ilgili olarak, cihat kararı alınıyor. Cihat kararı alınan ülkelere ise silahlı birlikler gönderiliyor.
Örgüt üyeleri, belirli isimler altında faaliyet gösteren hücrelerde ikamet ediyor. Ve evlerden, günlük veya haftalık olarak eyleme çıkılıyor. Eylemler sırasında ölenler ise “şehit” kabul ediliyor. Ve ölüm, tüm örgüt üyelerinin ulaşmak istediği son nokta olarak görülüyor. Kayıtlarda, örgütün bugüne kadar Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Somali, Yemen ve Sudan’ı cihat bölgesi ilan ettiği tespit edildi.

habertürk

18 Haziran 2014 Çarşamba

Kenan Evren kimdir

Asıl adı Ahmet Kenan Evren'dir. 17 Temmuz 1917'de Manisa Alaşehir'de doğdu. Kenan Evren, asker ve devlet adamıdır. Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 17. Genelkurmay Başkanıdır.


Kenan Evren,  her ikisi de Balkan göçmeni olan Hayrullah Evren (d. 1877 – ö. 1957) ile Naciye Evren’in (d. 1885 – ö. 1983) dördüncü ve son çocuğu olarak dünyaya geldi. Kenan Evren ilk ve orta okul öğrenimini Alaşehir, Manisa, Balıkesir ve İstanbul'da okudu. Lise eğitimini ise Maltepe Askeri Lisesinde tamamladı.
1938′de Kara Harp Okulu’nu bitirerek topçu asteğmen, Şubat 1939′da teğmen oldu. Kenan Evren  1940′ta Topçu Okulu’nu bitirdikten sonra çeşitli birliklerde görev yapmaya başladı.
Tarih 1942 yılının Ağustos ayını gösterdiğinde ise Evren üstteğmenliğe yükseldi. 1946 yılına kadar çeşitli topçu birliklerinde, Batarya Takım Komutanı ve Batarya Komutanı olarak görev yaptı. Kenan Evren 1946 yılında girdiği Kara Harp Akademisini 1949 yılında kurmay yüzbaşı olarak bitirmeyi başardı. Daha sonra Genelkurmay Eğitim Şubesi kısım amirliği, 1. Ordu Harekat Dairesi başkan yardımcılığı yapan Kenan Evren, Kara Harp Akademisi’nde öğretmenlik yapmaya başladı.
Kenan Evren, 1958-1959 yıllarında, Kore Savaşının ardından Güney Kore’de kalan Türk Tugay'ında harekat ve eğitim şube müdürü ve kurmay başkanı olarak görev almaya başladı. Türkiye’ye döndükten sonra 1959-61 yılları arasında Ordu Donatım Okulu kurmay başkanlığı ve 2. Ordu harekat eğitim başkanlığı görevlerini üstlenen Kenan Evren, 227. Piyade Alayı komutanlığı, 9. Kolordu kurmay başkanlığı, Kara Kuvvetleri Okullar Dairesi başkanlığı yaptı. Kenan Evren, 1964′te tuğgeneral, 1967′de tümgeneral oldu. 58. Er Eğitim Tümeni komutanlığı ve 2. Ordu kurmay başkanlığı görevlerine atandı. 1970′te korgeneralliğe yükseldi. 2. Kolordu komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Denetleme Kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu. Kenan Evren, 1974′te orgeneral olarak Genelkurmay ikinci başkanlığına getirildi. 1976 ile 1977 yıllarında Ege Ordusu komutanlığı görevinde bulundu.
Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun’un 1 Haziran 1977′de, Kanlı 1 Mayıs’tan (1 Mayıs 1977) sonra darbe girişiminde bulunacağı iddiasıyla dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından 200 asker ile birlikte resen emekliye sevkedilmesiyle Kenan Evren‘e Genelkurmay Başkanlığı yolu açıldı.
Gelecekteki Genelkurmay Başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Ersun’un emekliye ayrılması Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki dengelerin ve kıdem geleneğinin bir anda alt üst olmasına neden oldu. Bu karışık dönem nedeniyle Genelkurmay Başkanı Semih Sancar’ın görev süresi bir yıl uzatılırken. Bu arada Kara Kuvvetleri Komutanlığına yani bir yıl sonra Genelkurmay Başkanı olacak isim konusunda bir anlaşmazlık başgösterdi; Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk 1. Ordu Komutanı Adnan Ersöz’ü isterken, Başbakan Demirel, 3. Ordu Komutanı Ali Fethi Esener’in Kara Kuvvetleri’nin yeni komutanı olmasını istedi.

Ancak Ne Demirel ne de Korutürk geri adım atmayınca her iki komutan da görev süreleri bittiğinden 30 Ağustos 1977’de emekliye ayrıldı. Böylece en kıdemli olan Orgeneral Kenan Evren, beklenmedik biçimde 5 Eylül 1977 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. 1977-78 yıllarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan Kenan Evren, 6 Mart 1978′de Genelkurmay Başkanlığına atandı.
27 Aralık 1979′da kuvvet komutanlarıyla birlikte imzalayarak cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e gönderdiği ve "adresi meçhul mektup" olarak tarihe geçen uyarı mektubunda iki büyük siyasal partinin ülkenin sorunlarının çözülmesinde uzlaşmaya varmalarını, ülkeyi birlikte yönetmelerini öneriyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, askerlerin talebi doğrultusunda mektubu 2 Ocak 1980 tarihinde hükümet ve siyasi partilere gönderdi. 30 Ağustos 1980′de, Zafer Bayramı dolayısıyla radyo ve televizyonda yayımlanan konuşmasında alınmasını gerekli gördüğü önlemleri dile getirdi.

12 EYLÜL 1980 DARBESİ

12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri darbe ile ülke yönetimine el konulması ve Türkiye’deki bütün özgürlükler askıya alınmasından sonra yasama ve yürütme yetkilerini kullanmak üzere Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren‘in liderliğinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun’dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi (MGK) kuruldu.
Kenan Evren bu dönemde, Milli Güvenlik Konseyi ve Genelkurmay başkanlığının yanı sıra devlet başkanlığını da üstlendi. Milli Güvenlik Konseyi başkanı imzasıyla yayımladığı bildiride, Türkiye’nin iç ve dış düşmanlarının tahriki içinde olduğunu, devletin başlıca organlarının işlemez duruma getirildiğini, siyasal partilerin kısır çekişmeler içinde bulunduğunu, ülkenin savaş eşiğine getirildiğini belirtiyordu.
TBMM ve hükümeti feshetti, bütün ülkede sıkıyönetim ilan etti. 20 Eylül’de Deniz Kuvvetleri eski komutanı emekli oramiral Bülent Ulusu’ya hükümeti kurma görevi verdi. Devlet başkanı olarak yurt gezilerine çıkarak 12 Eylül Darbesinin amaçlarını halka anlattı. 12 Eylül Darbesinin birinci yıldönümünde Danışma Meclisi’nin toplanacağını açıkıladı.

Üyeleri Milli Güvenlik Konseyi tarafından seçilen Danışma Meclisi’nce hazırlanan ve Milli Güvenlik Konseyin’ce denetlenen anayasanın kabul edilmesi için yoğun bir propaganda kampanyası yürüttü. 1982 Anayasası, 7 Kasım 1982 tarihinde yapılan referandumda yüzde 91.37′lik ‘evet’ oyuyla kabul edildi. Kenan Evren, yeni anayasanın 1. geçici maddesi uyarınca, yedi yıllık bir süre için, Türkiye’nin 7. cumhurbaşkanı sıfatını kazandı. MGK ve Genelkurmay başkanlığını da sürdürdü.

"DARBENİN DIŞ BAĞLANTISI"

Darbenin yapılmasının ardından CIA Ankara Bürosu Şefi Paul Henze, Washington’daki Beyaz Saray’dan bir telefon alacak ve "Paul, senin çocuklar başardı" denecektir. Cumhurbaşkanlığı’in bu dönemde NATO içerisinde gizli bir örgütlenme olan stay-behind kontrgerilla ordusunun başında bulunduğu iddia edilmektedir.
12 Eylül Darbesiyle başlayan dönemde demokrasiden uzaklaşılması Avrupa ülkelerinde tepkiyle karşılandı. Buna karşın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile ilişkilerde yakınlaşma oldu. Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesi için kolaylık gösterildi. Özellikle Orta Doğu ülkeleriyle yakınlaşma başladı.

KENAN EVREN'İN CUMHURBAŞKANLIĞI

1 Temmuz 1983′te Genelkurmay başkanlığı görevini Kara Kuvvetleri komutanı Nurettin Ersin’e devrederek askerlikten emekliye ayrıldı. 4 Kasım 1983′te seçimlere iki gün kala TRT’de üstü kapalı bir biçimde Anavatan Partisi (ANAP) lideri Turgut Özal’ı eleştiren bir konuşma yaptı. Ancak Kenan Evren, bazı çevrelerce bu hareketiyle askeri yönetimin güdümünde gösterilen ve giderek zayıflayan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin (MDP) oylarını artırmaktan çok askeri yönetime duyulan tepkiyle Turgut Özal’ın oylarını artırmayı hedeflemişti.
Milli Güvenlik Konseyi’nin varlığı, 6 Kasım 1983′deki genel seçimlerin ardından, TBMM Başkanlık Divanı’nın oluştuğu 7 Aralık 1983′te sona erdi.
Kenan Evren devlet başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı sırasında yurt içinde ve dışında birçok gezintiye çıktı. Evren ile Pakistan devlet başkanı Ziya ül Hak arasında karşılıklı ziyaretlerle pekiştirilen büyük bir dostluk kuruldu. Eylül 1982′de bir Uzakdoğu gezisine çıkan Kenan Evren, Bangladeş, Pakistan, Güney Kore, Çin ve Endonezya’yı ziyaret etti. Bu ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesinde önemli bir adım atılmış oldu. Ocak 1984′te toplanan IV. İslam Zirve Konferansı’na Türkiye ilk kez cumhurbaşkanı düzeyinde katıldı. Evren konferans başkan yardımcısı seçildi. İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Komitesi başkanı olarak, İslam ülkeleri arasında ekonomik bağların güçlendirilmesini, alınan kararların bir an önce uygulanmaya konmasını istedi (15 Kasım 1984). V. İslam Zirve Konferansı’na katılan Evren, konferansın sonuç bildirisinde, Kıbrıs Türkleri ve Bulgaristan’daki Türk azınlığın durumu gibi konulara yer verilmesinde etkin rol oynadı (30 Ocak 1987)
1983 Seçimlerinde iktidara gelen ANAP’ın lideri Turgut Özal ile genelde uyum içinde çalıştı. 9 Kasım 1989′da Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Kenan Evren, yerini Turgut Özal’a bıraktı.

KENAN EVREN'İN YARGI SÜRECİ

2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu Kenan Evren hakkında iddianame hazırladı. Fakat, Kayasu’nun iddianamesi kabul edilmedi. Kayasu ilk olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından kınama cezası aldı. Daha sonra Yargıtay tarafından "görevi kötüye kullanmak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" suçundan mahkum edilen Kayasu’yu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu meslekten ihraç etti. Avukatlık yapma hakkı dahi elinden alınan Kayasu, ihraç kararı üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açtı. 2008′de sona eren davada "ifade özgürlüğünü kısıtladığı" için Türkiye 41 bin avro tazminata mahkum edildi.
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda anayasa değişikliklerinin kabul edilmesiyle 12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen Anayasa’nın "geçici 15. maddesi"yürürlükten kaldırıldı.
13 Eylül 2010 tarihinde Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) İzmir İl Yönetimi Kenan Evrenhakkında "darbe yapmak, anayasa değiştirmek, hükümeti yıkmak, sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürmek, kasten yaralamak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak ve cinsel saldırıda bulunmak" gibi suçlardan suç duyurusunda bulundu.
Bunun yanı sıra Ankara, İstanbul ve Bursa gibi Türkiye’nin değişik illerinde de 2010 Anayasa değişikliği referandumundan "evet" çıkmasının ardından Anayasa’nın Geçici 15. Madde’sinin yürürlükten kaldırılması ve 12 Eylül 1980 darbesini yapanlara yargı yolunun açılması üzerine savcılıklara suç duyurusuna başlandı.
Suç duyurularının ardından 8 Nisan 2011′de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Kenan Evren ve hayatta kalan tek MGK Üyesi olan Tahsin Şahinkaya’nın ifadesi alındı. Ocak 2012′de tamamlanan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. CumhurbaşkanıKenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın"şüpheli" olarak yer aldı. İddianamede, Evren ve Şahinkaya’nın, 765 sayılı TCK’nın “Devlet Kuvvetleri Aleyhinde Cürümler”e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca"ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına" çarptırılmaları istendi.
İddianame, 10 Ocak 2012′de Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesin tarafından kabul edildi ve 4 Nisan 2012′de 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbenin sorumlularının yargılanmalarına başlandı.
22 Ağustos 2012′de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 12 Eylül Davası’nın görüldüğü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen raporda, sanık Kenan Evren‘in duruşmaya katılmasının "tıbbi açıdan uygun olmadığı" bildirildi. Bunun üzerine Mahkeme, Dava’nın sanıkları Evren ve Şahinkaya’nın savunmalarının, sesli ve görüntülü iletişim teknolojisiyle alınmasına karar verirken, sanıkların mal varlıklarına tedbir konulması yönündeki talebi reddetti. Kenan Evren tedavi gördüğü Ankara GATA’daki odasında kurulan kamera ve ses sistemi ile mahkemeye katıldı.
13 Şubat 2013′te, Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya haklarında açılan 12 Eylül dönemine ilişkin dava nedeniyle haklarının ihlal edildiği ileri sürerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. 25 Ekim 2013′te Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, 12. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği 18 sayfalık esas hakkındaki görüşte, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın, TCK’nın "devlet kuvvetleri aleyhine cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını ve rütbelerinin sökülmesini istedi
1990′da Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne layık görüldü. Kasım 1990-Eylül 1991 arasında, Kenan Evren‘in Anıları adıyla 6 ciltten oluşan otobiyografisi yayımlandı.
Şuan günümüzde ise "12 Eylül Davası'nda Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nın 'Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler' başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına" çarptırılmışlardır.

ensonhaber

12 Eylül Davası'nda karar açıklandı

"Devlet kuvvetleri aleyhine cürüm işlediler"


12 Eylül Davası'nda sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nın "Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca önce "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırıldı, ardından takdiri indirimle bu cezaları "müebbet hapis cezasına" çevrildi.

Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada hüküm açıklandı. Ankara GATA'da bulunan ve hüküm öncesinde sesli ve görüntülü sistemle savunması sorulan Kenan Evren, "Avukatıma iştirak ediyorum" dedi.

İstanbul GATA'da bulunan Tahsin Şahinkaya ise "Avukatımın savunmasına katılıyorum. Başka söyleyeceğim bir şey de yok" diye konuştu.

Heyetçe yaptıkları müzakerenin ardından Mahkeme Başkanı Oktay Saday hükmü açıkladı. Saday; Evren ve Şahinkaya'nın 21 Aralık 1979'da dönemin Başbakanı'na verdikleri muhtırayla Anayasa'yı ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunu işledikleri, 12 Eylül 1980'de de cebren Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men suçunu işledikleri gerekçesiyle eylemlerine uyan 765 sayılı TCK'nın 146/1. maddesi gereğince "ağırlaştırılmış müebbet" hapis cezasına çarptırıldığını bildirdi.

Sanıklar hakkında, zincirleme suç maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiğini belirten Saday, sanıkların duruşmadaki tavır ve hareketleri ile dosya kapsamı ele alınarak, takdiri indirimle bu cezanın "müebbet hapse" çevrildiğini kaydetti.

Saday, Evren ve Şahinkaya hakkında Askeri Ceza Kanunu'nun 30. maddesinin uygulanmasına karar verildiğini açıkladı. Askeri Ceza Kanunu'nun 30. maddesi, "askeri rütbelerin sökülmesini" düzenliyor.
"DARBELERİN ANASIDIR"
DİSK Eski Başkanı Rıdvan Budak karar sonrası Habertürk TV ekranlarında değerlendirmelerde bulundu. Budak, "Yargılamayı formalite olarak görüyorum. Ama önemli bir davadır. Tarihin en büyük darbesidir. Darbelerin anasıdır. Demokrasiyi sakatlamıştır, demokrasinin olgunlaşmasını engellemiştir. Bugün yaşadıklarımızın altında 12 Eylül’ün olumsuz sonuçları vardır. Korku toplumu yaratılmıştır" dedi.
"BU YETMEZ"
Davaya müdahil olan Avukat Ömer Kavali ise, "Bu yetmez bunun devamı var. Sistematik işkence yaptırmış olmalarından dolayı soruşturma sürüyor. Bu davada Türkiye’nin tarihinde ilk kez darbeyi yapmış olanlar yargılandı.Bu kollektif emeğin üründür." dedi.

habertürk

Türklerin bu görüntüsü İngilizlerin diline düştü

'Sadece Türkiye'de olur' dedirten kareler...

Anadolu Ajansı'nın geçtiği bu görüntüler İngiliz Daily Mail gazetesine haber oldu.

Van'ın Başkale ilçesine bağlı Tahıl köyünde yaşayan vatandaşlar, GSM hatları çekmediği için köye yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki su deposunun üzerine çıkarak cep telefonları ile görüşüyor.


Kent merkezine 120 kilometre uzaklıkta bulunan ve kış aylarında yolu sürekli kar nedeniyle kapanan köyde, ev telefonlarının bulunmaması ve...


GSM hatlarının da çekmemesi nedeniyle büyük sıkıntı yaşayan vatandaşlar, telefon görüşmesi yapabilmek için zorlu şartlara rağmen köye hakim tepeye kurulan su deposuna gitmek zorunda kalıyor.

Karlı, yağışlı ve fırtınalı günlerde tepeye gidemedikleri için dış dünyayla irtibatları kesilen, acil durumlarda da sağlık ekiplerine ulaşamayan köylüler, tüm zorluklara rağmen yaşamlarına devam ederken...


Zorluklara katlanamayanlar da çareyi kent merkezine ya da başka bölgelere göç etmekte buldu.



habertürk

Altın için kader gecesi!

Altını olanlar bu akşam saat 21'e dikkat


Piyasaların bu gece gözü kulağı ABD Merkez Bankası'ndan (FED) gelecek haberde. Bu akşam Türkiye saati ile saat 21:00’de FED para politikası kararını açıklayacak.

PEKİ ABD'DEN GELECEK OLAN KARAR ALTINI NASIL ETKLEYECEK?
Uzmanlar, parasal sıkılaştırma yönünde bir adım atılırsa altın fiyatlarında sert bir düşüş yaşanabileceğini söylüyor.

Altın Piyasası Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk,Fed kararlarına göre altının önünde 2 senaryo olduğunu belirtti. Yıldırımtürk, FED'in enflasyon verilerini kalıcı bulursa faiz arttırımı ile ilgili planları öne çekebilecek bir açıklamada bulunabileceğini, bu açıklamanın da altını 1285 dolar seviyelerine taşıyabileceğini ifade etti. Yıldırımtürk, aksi taktirde FED'in enflasyon verilerini ekonomik toparlanma için yeterli bulmaz ve parasal sıkılaştırmaya devam kararı alırsa altının 1220 seviyelerine kadar gerileyeceğini söyledi.
Irak'taki gerginliğin bölgesel bir gerginlik olduğunu ve uluslararası altın piyasasını etkilemeyeceğini belirten Yıldırımtürk, ancak rehine krizinin iç piyasayı etkileyebileceğinin altını çizdi. Rehine krizinden gelecek iyi haberin altının gramını 83 lirada tutacağını belirten Yıldırımtürk, belirsizliğin sürmesi halinde 88 liraya kadar çıkabileceğini söyledi.

habertürk

Konut fiyatları hangi şehirde ne kadar arttı?

Bazı iller kırmızı alarm veriyor



2013 Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibi olan Yale Üniversitesi Profesörü Robert J. Shiller, Türkkonut sektöründeki hızlı fiyat artışına rağmen alarm verici durum olmadığını söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de sunum yaptığı Şekerbank’ın 60’ıncı kuruluş yılı nedeniyle düzenlediği ‘Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı Konferansı’nda konuşan Shiller, Türkiye’de konut fiyatlarının Avrupa Birliği’ne göre geride olduğunu, dolayısıyla oluşmuş bir balon görmediğini kaydetti.

ABD’de konut sektörünün nabzını tutan ‘Case Shiller Endeksi’ ile dünyaya adını duyuran Shiller, İstanbul’da ev fiyatlarının yükseldiğini ve bu durumun da kendisini şaşırtmadığını belirtti. Shiller “Balon şişmeye başladı ama ABD ya da başka ülkelerdeki kadar ciddi bir durum yok” dedi. Global ekonomik şartlara bakıldığında Türkiye ekonomisinin iyi gittiğini belirten Shiller, Türkiye ekonomisinin büyüme oranlarıyla heyecan verdiğini vurguladı.

‘YAYGINLAŞMA FİNANSIN İNSANİLEŞMESİNİ SAĞLAR’

Bankacılıkta inovasyon ve sürdürülebilir büyümenin finansmanı hakkında konuşan Prof. Shiller, başka ülkeler gibi Türkiye’de de ekonomik büyüme programı çerçevesinde finans kurum ve kuruluşlarının daha fazla yaygınlaşması ve gelişmesine ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Shiller, “Yaygınlaşma, finansal kurum ve kuruluşların demokratikleşmesi ve insanileşmesini ve toplumun daha geniş kesimlerine erişebilmesini gerektirir” dedi. Modern finansın, gelişmekte olan ülkelerde onlarca yıldır görülen hızlı ekonomik büyümenin birinci ayağı olduğunu ifade eden Shiller şöyle devam etti:

“Finans sektöründe kullanılan teknoloji çok güçlü. Finansın konuları, farklı ekonomik amaçların gerçekleşmesine destek vermek, ekonominin aktörlerini teşvik etmek, kaynak sağlamak ve gerçekleşmesi onlarca yıl alan faaliyetlerin sürdürülebilir olmasını sağlamaktır.” Bir süre sonra ulusal sınırların kalkacağını ileri süren Shiller, insanların kazançlarının bir bölümünü yardımlara ayırması gerektiğinin altını çizdi.

ENDEKSİNİ FED DE TAKİP EDİYOR

- Shiller, ABD’de konut alanındaki en önemli göstergelerden S&P Case-Shiller Konut Fiyat Endeksi’nin kurucularından. 
- Endeks, Shiller, Karl E. Case ve Allan Weiss tarafından 1980’li yılların başında kuruldu. 
- 2002’den beri Standard & Poor’s tarafından yürütülen endeks ABD’nin konut fiyatlarındaki hareketleri aylık olarak raporluyor. 
- Tekrar satış metodunu kullanan endeks oluşan fiyat farklılıklarını baz alıyor. 
- Endeksle ABD’nin 10 metropolü ile 20 önde gelen bölgesinde konut fiyatları hesaplanıyor. 
- FED’in de takip ettiği endeks ülkenin ekonomik durumu hakkında bilgi veren önemli göstergelerden biri.

'ATATÜRK BENİ ÇOK ETKİLEDİ’

Shiller’in bankacılıkta inovasyonun önem anlatırken Atatürk’e vurgu yapması dikkat çekti. Atatürk’ün Türkiye’nin modernleşmesinde büyük rol oynadığının altını çizen Shiller, "Atatürk beni çok etkiledi. Atatürk ve Fukuzava’nın ortak yanları çok fazla. Fukuzava da modern fikirlerin Japonya’nın dışından geleceğini söyledi. Onun sayesinde Japonya dış dünya ile birleşti” dedi. 

‘OBAMA, FED BAŞKANI’NI ELEŞTİRMEZ’

Gazetecilerin, Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı’na faiz konusundaki eleştirilerinin sorulması üzerine ise Shiller şöyle konuştu:“Tartışmayı duydum. Başbakan Erdoğan’ın ekonomist olduğunu bilmiyordum. ABD’de Başkan Obama, faiz oranlarının kendi işi olmadığını bilir ve FED’i eleştirmez. Ben Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının başarı hikâyesinin bir parçası olduğunu düşünüyorum.” 

Balonlaşmaya en yakın aday İstanbul değil Gaziantep

KONUT FİYATLARI İSTANBUL'DA %74 TÜRKİYE'DE %55 ARTTI


haberturk

17 Haziran 2014 Salı

8 aylık hamile kadın 11. kattan düşerek öldü

Kayseri'de 8 aylık hamile, 33 yaşındaki Sibel Kaya, Talas ilçesinde 11 kattaki evlerinin balkonundan halı silkelerken düştü. Kaya, kaldırıldığı hastanede karnındaki bebeği ile birlikte öldü.


Sibel Kaya, işsiz eşi 31 yaşındaki Kerim K. ile 10 ay önce yaşamını birleştirdikten sonra İzmirden gelip, kayınvalidesi S.K. ve kayınpederi Ö.K 'nın Talas İlçesi Bahçelievler Mahallesi Armağan Sokak Nihavent Konak Apartmanı'nın 11'inci katındaki eve yerleşti. Sibel Kaya, 11inci katta bulunan evin balkonuna halı silkmeye çıktı ve dengesini kaybederek düştü.
Olayı görenlerin haber verdiği 112 Acil Servis ekibi olay yerine gelerek Sibel Kaya'nın öldüğünü belirledi. Ancak, 8 aylık bebeğin kurtarılabilmesi için Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine götürüldü. Burada sezaryenle alınan erkek bebek de, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı.
Anne ve bebeğinin cesetleri, yapılan otopsi ardından ailesine teslim edildi. Kerim Kaya, olay sırasında oturma odasında olduğunu söyledi. Eşini ve doğması için gün saydıkları bebeğini kaybeden Kerim Kayanın bir sosyal paylaşım sitesinde 26 Mayısta "Keşke hasretin zirvesi böyle göğe ermeyeydi. O kadar yüksekten düşmeye değmeyeydi. Sus pus kendini arayan, yine başa dönmeyeydi" paylaşımında bulunduğu dikkat çekti.
Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri soruşturmayı sürdürürken görgü tanıkları düşen kadını balkonda halı silkelerken gördüklerini söyledi.

yeni şafak

Yiyerek Zayıflamanın 15 Yolu



Yiyerek Zayıflamanın 15 Yolu

1. Porsiyon kontrolü her şeydir. Çoğu insan kilo verir ve porsiyon kontrolün basit stratejisiyle ondan uzak durun. Belirli yiyecekleri eleme ve hatta sınırlama, tatil boyunca acımazsızca olur. Bir sonraki en iyi şeyi yapın: Küçük porsiyonlarla yiyin, bildiğiniz yiyecekleri sınırlandırın ve tıka basa kendinizi doyurmayın.

2. Yapacağınız en iyi şey, harika davranış harika hissetmektir. Bizlerin çoğuşuan “ tetik” yiyeceklerimizin olduğunu ve bu yiyeceklerin ruh halimizi, iştahımızı ve enerjimizi nasıl etkilediğini biliyoruz. Tatil boyunca bu yiyecek sorunlarından uzak durursanız zamanınızın büyük bir çoğunluğunda bu yiyeceklerden uzak durursunuz. “ Zamanın çoğu”, “ zamanın hiçbir anından” çok daha iyidir.

3. Diyet zihniyetini kafanızdan atın. Bu, 2. Talimatın doğal sonucudur. Kendi kendinize diyete “devam” ediyorum veya “ etmiyorum” diye düşünürseniz bu durumdan sıkılmaya başlarsınız. Neden? Çünkü bırakır bırakmaz, bıraktığınızda, sonucuç “ biter”. Kendinizi bu felakete sürüklemeyin. Halam Goldie’nin çöreğinin tadı, sizin “günah” işlediğiniz ve kesinlikle “ kahrolası yine hepsini yedim” anlamına gelmemektedir.

4. Yemek öğünlerinizi atlamayın. Tatil boyunca yaygın olan bir diğer şeyde sabah kahvaltısını yapmama ve öğlen yemeğini çünkü fazla bir yemeğin geleceğini biliyorsunuz böylelikle kutlama için kalorilerden “ kurtuluyorsunuz”. Bu strateji olumsuz sonuç verir çünkü açlıktan ölürsünüz ve gelen yemeği yediğiniz miktardan daha fazla yersiniz. Bu şekilde yapmaya yöneliriz…

5. Kesinlikle aç kalmayın. Hangi yiyeceklerden uzak kalmanız ve ne yemeniz gerektiğini biliyorsunuz. Güzel, aç kaldığınızda ve kan şekeriniz düştüğünde bu yiyecekler çok daha zor dayanır. Gramlarını ayarlamaya devam edin. Bir bardak domates suyu, öğütülmemiş birkaç tane kraker, bir veya iki dilim peynir ya da fıstık ezmesiyle pirinç kek iştahınızı açar. Tatilde akşam yemeğinden önce bir saat veya daha fazla onları deneyin ve bel ölçünüz aynı kalırken gücünüzün nasıl artığını izleyin.
6. Büfe sırasına küçük bir tabakla girin. Bir tabak dolusu salata, çok yiyecek ve fiziksel olarak aynı yöntemi “hissetme” gibi görülür. Daima ikinci için geri dönersin hatta üçüncü için bile; ama bunların hepsi yemek yeme sürecinizi azaltır, tamamen kendinizi tok hissedersiniz. Tabağınızı doldururlarsa bu daha büyük porsiyonlardaki yemekleri yemiş olursunuz vbüfe tabağıyla sınırlı kalmaya son verirsiniz.

7. 
Alış veriş yaparken yanınıza atıştırma yapmak için yiyecek alın. Bu kötü fast food seçenekler için herkesin saatlerce aç bırakılması gözlenir. Kereviz, havuç ve hatta kuru yemiş gibi katur kutur yenen sağlıklı atıştırmaların yanında hazırlamaya devam ederseniz - avuç dolusu fıstık ezmesi yemeyin- bunları daha az yemeye başlarsınız.

8. 
Baharatla tatlının yerini değiştirin. Ağzınıza turşu veya bahar koyduğunuzda tatlı yeme arzunuz yok olur. Aşırıya kaçmamak şartıyla tatlıya evet ama ilk olarak yiyeceğiniz şeyler turşu ve baharat olmalı be bu yiyecekler sayesinde tatlı yeme isteğiniz artık olmayacak.

9. 
Susatmadığından emin olun. Çoğu zaman fazla yemek yemek isteriz gerçekten çok aşırı aç olmayız, orta susuzlukta olur. Böylelikle bol bol su için. Bir dilim portakal, limon veya ıhlamur suszuluğunuzu bastırır ve aşırı yemek yeme isteğinizi azaltır; lezzetli kalorik olmayan maden suları aynı şekilde susuzluğu giderir.
10. Tatilde bir saat içinde yemeğinizi bitirin. Sürekli olarak yeme yemek isteği gelirse vücut ikinci insülini üretit. Bir saat içinde bitirerek ikinci insülinden ( yol gösteren yağ depoları ) kaçının. Bir saat içinde ne yediğinizi unuttuğunuz gibi bir şeyler olursa, bu iyidir, yarın için onu kurtarın. Halen orada olacak ama kalçalarınıza kilo olarak geri dönmeyecek.

11. Her yemeğe salata ile başlayın. Salata sizin doymanızı sağlayacak, fiber ekmek için harika bir alternatif.

12. Tabağınızı üçe bölün. Yemek istediğiniz protein, sebze ve karbonhidratları düşünün. Tabağınızın üçe bölündüğünü, her yiyecek grubunun bir bölümünü hayal edin. Karbonhidrat bölümü, sadece tatil akşam yemekleri için önemli olan nişasta karbonhidratları değil aynı zamanda tatlıları da içermektedir. Tatlı yemeğe devam ederseniz diğer karbonhidrat oranınıza ayarlayın. “yemek” ve tatlı karbonhidratlar, tatil yemeğimizin yaklaşık üçte birini oluşturmaktalar. 13. Lif gizli bir silahınız. Lif sadece sağlıklı ve hastalıkların ev sahipliğini azaltmayla doğrudan ilgilenmez aynı zamanda kilo vermede büyük rol oynar. Ayrıca kendinizi tok hissetmenizi sağlar.

14. Programa devam edin. Tatil boyunca bulunduğunuz yerde plan yapmayı, ne tür isteklerinizin olduğunu ve yiyeceklerle nasıl ilgilenmeniz gerektiğini nasıl yapacağınızı deneyin. Kendinize izin vereceğiniz ileri seviyeye karar verin ama onun için hazırlayın böylelikle aşırıya kaçmazsınız. Onları bitirmeksizin tatlarına kaçmaktan kaçınmayın.

15. 
Yavaş yavaş yemek yiyin doyduğunuzda hormonlar beyninize sinyaller gönderir ama doyduğunuzu hissetmeden önce ylaşık 20 dakikanızı alır. Yavaş yeme sadece sindiriminize yardımcı olmaz aynı zamanda midenin doyduğunu bilmeniz için beyninizin size sinyal göndermesini sağlar. Son lokmanızı yediğinizde, konuşarak çatalınızı bırakın, kendinizi doymuş olarak hissettiğinizi fark edeceksiniz.

kadın.mynet

8 Haziran 2014 Pazar

Terim ailesine büyük sürpriz

Merve Terim Çetin, düğün gecesi erken doğum yaptı

Fatih Terim'in 6.5 aylık hamile olan büyük kızı Merve Terim Çetin'in, düğün gecesi sabaha karşı erken doğum yaptığı öğrenildi.

Olayı Instagram hesabından yayınladığı notla duyuran Buse Terim, takipçilerinin ablası için dua etmesini istedi.

 Doğumun ardından doktorlar bir açıklama yaparak annenin durumunun iyi olduğunu fakat bebek için 72 saatlik kritik bir süreçin bulunduğunu söyledi.
 Merve Terim Çetin, 3 haftadır düşük tehlikesi yaşadığı için tedbir amaçlı hastanede tutuluyordu. Abla Terim bu yüzden kardeşinin düğününe katılamamıştı.

habertürk

ETKİ TEPKİ YASASI

                 Herkesin bildiği o meşhur yasa ; Newton'un 3. yasası. Etki-Tepki yasası, Her kuvvete karşılık, her zaman eşit ve ters b...