Belki tam olarak kağıdın esamesi bile okunmazken insanlar sırf bir yerlerde eser bırakmak için taş üstüne olsun, kayanın üzerine olsun bir şeyler karalamaya çizmeye başladılar. Yeri geldi 5 saniye sonra kaybolup gidecek şekilde kuma toprağa yazdılar. Belki bilinmez ama geleceğe aktaracağını bile düşünmeden kayayı oydu bir şeyler anlatmak için. Tam zamanı bilinmemekle birlikte tahmini olarak bundan tam 5 bin sene önce kağıdın icadıyla daha bir hız kazandı yazı yazma hevesi. Düşünsenize artık kolayca taşınabilecek şekilde üzerini karalayacağın , tabi karalama tabiri bile komik kaçıyo bu icatlar zamanında , bu kadar geleceğe bile kalacağını tahmin edemeyeceğin şekilde üzerine yazı denilen şeyi yapıyorsun. Elbet bu muhteşem icadın öncesinde şekil çıkması için nelerin kullanılacağı da bir çok kez denenmiştir. Adına kalem denmesinin bile bir sebebi olmalıdır belki? Köklerine doğru inildiğinde dikkat ederseniz sanki "kalmak" gibi geliyor. Sanki insanlar o yaptıkları, adına yazı,şekil dedikleri şeyin o buldukları icadın üzerinde kalması için koymuş gibi "kalem" ismini. Ne değişik olaylar değil mi?
Sonraki yıllarda insanlar anlamış olacak ki bu karalamaların geleceğe kalacağını yazmaya başladılar bulabildikleri ölçüde kağıdı kalemi. Bulabildikleri ölçüde diyorum çünkü düşününce akla şunlar geliyor. Aynı 70lerde 80lerde bilgisayar nasıl koca bir şehirde bir elin parmakları kadarsa büyük ihtimalle o kağıt denen icat da çok kıymetliydi. Çoğunluğun ulaşılmayı bırak konuşmaya bile zaman harcamayacağı ürünlerdi. Onun için dikkat ederseniz ilk çıkan eserler olsun yazıtlar olsun her zaman büyük kişilerin veya devlet adamlarının ağzından çıkma yazılar. Şimdi ise milyonlarca sayfa kağıt,defter üretimi gerçekleşiyor ve bunlar ne yazıldığı bile unutulan daha sonraları kimine göre geri dönüştürülebilir ürün kimine göre ise çöp olan ürünlere dönüşüyor. İnsan şaşırmıyor da değil doğrusu. Bir zamanların o eşşiz icadı şimdi deyimlere bile malzeme olmuş tabiri caizse " kağıt gibi buruşturulup " atılıyor ne yazıkki.
Ama yine de kitap şekline getirilen bir çok eser de çok güzel bir şekilde kitaplıkların kütüphanelerin o eşşiz köşelerinde yerlerini alıyor. En azından içerisindeki bilgi ve yazılanlar seviliyor olmalı ki okunup bir köşeye atılmıyor.
Şimdilerde elbet insanlar bilgi konusunda daha aceleci davrandığı için bu bilgiyi daha kolay ve daha kısa yoldan elde edilebilirliğini yapmış konumda. Yapmış konumda diyorum çünkü uluslararası ilişkilerin çok çok yoğun olduğu bir çağda olduğumuzdan bir amaç uğruna elde etmek isteyeceğimiz bilgiyi bir an önce alıp uygulamaya geçmek en doğal hakkımız diye düşünüyorum. Önceleri bilgiler kitaplarda olduğundan o kitabı bulmak için kütüphane veya başka mecralarda arayıp bulmaya çalışıyorlar, olmadı bununla ilgili elverdiği ölçüde seyahatlere çıkıp yabancı kaynaklardan elde etmeye çalışıyorlardı.
Gelelim şimdiye artık bilgi de imkan da o kadar çok ki "sınırsız" demek yerinde olur. Ve bu sınırsızlık kavramı giderek de artıyor. Peki bu sınırsızlık nasıl gerçekleşiyor? Tabiki sözün bittiği yazının bir köşede nostalji olduğu yerde video denen formatla. İnternetin de müthiş bir hızla geliştiği zamanımızda adına video denen şeyle sınırsız bir şekilde bilgi aktarımı oluyor. Bunların arasında elbet "kirli bilgi" dediğimiz yine sınırsız sayıda kayıtlarda gerçekleşiyor ama bu konumuz değil. Peki en başta da belirttiğimiz şekilde sözün bir kıymetinin olmadığı yada zamanı uzadıkça değişmeye çarpıtılmaya çok müsait olduğu yazının ise eğer güzel ve önemli bilgiler içerirse önemli köşelerde saklandığı şu zamanda görüntü nereye gidiyor, nereye gidecek ?! Bir gün o formatı kaybettiğimizde ne olacak bunca görüntü ?! Büyük bir ihtimal hatırlayanların ağzında bir süre daha yerini alacak ve mazinin o mezarlığına gömülüp gidecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder